• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/masgadorg
  • https://twitter.com/2023istanbul
Üyelik Girişi
15 Temmuz Demokrasi Marşı
Reklam

Şantaj davasının arkasında ne var?

Hilal Kaplan bugünkü yazısında ABD'de İran ambargosu üzerinden organize edilen ve Türkiye'ye şantaj operasyonuna dönen davaya ilişkin önemli bir analize yer verdi. İşte Kaplan'ın yazısından öne çıkanlar;

, 16 kez bombalı saldırıda bulunan, 3 kişiyi öldüren ve 26 kişiyi yaralayan ünlü "Unabomber"ın evini arama izni çıkarmak için günlerce uğraşmış; operasyonun başlamasına dakikalar kala gerekli imzayı yargıçtan alabilmişti. Ancak o köprünün altından çok sular geçti.

hilal kaplan bugünkü yazısında sabah.com.tr ile ilgili görsel sonucu

Örneğin, meşhur 'deep web'de, yani saklı internette, yani hiçbir arama motorunda çıkmayacak şekilde dizayn edilmiş, gizli ve çoğunlukla envai çeşit pisliğin döndüğü ortamda "silkroad" sitesiyle uyuşturucu ticaretinden pek de fazla işe yaramayan sanal ortamın yürütücüsü Ross Ulbricht'in davasında olanlar gibi... ABD, silkroad'un kullandığı İzlanda'daki yabancı bir server'ı hack'ledi vekuruluşundan bu yanaki tüm arşivini ele geçirdi. Davada da buldukları her delili mis gibi kullanıp, yargıcın da sadece savcılık lehine kararlar almasıyla Ulbricht'iömür boyu hapse mahkûm ettirdiler. Savunma makamına, 'Bu delilleri nasıl buldunuz?' sorusunu sordurtmadılar bile. Dolayısıyla davanın, ABD hukukiçtihadındaki yeri hâlâ tartışmalı. Ancak davanın ABD Anayasası'nın 4. ek maddesiyle birebir çeliştiğini biliyoruz. Maddeyi "Anayasaya aykırı olarak eldeedilmiş bulgular, mahkemede delil olarak sunulamaz" diye özetleyebiliriz. Bu, her hukuk devleti anayasasında (bizde 38. madde) olan genel geçer bir yasadır. Yargı kararı olmadan yasadışı arama, dinleme ve takiplerin hepsi bu kapsama girer.
Peki ben lafı niye bu kadar dolaştırdım? İşadamı  ve Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'yı tutuklayan ABD, en son eski Bakan Zafer Çağlayan için de tutuklama kararı aldı. Medyamızda nedense hiç sorgulanmadı ama New York Güney Bölge Federal Savcılığı'nın sunduğu delillerinnerdeyse hepsi 'gizemli' telefon kayıtlarını içeriyor. Üstelik gördüğüm kadarıyla, bu telefon kayıtları, 17-25 Aralık'ta 'nün sızdırdıklarını içerse de bundan daha fazlası da mevcut. Yani sadece FETÖ değil, NSA ve/veya 'in de içinde olduğu bir yapı, o dönem hâlâ Ekonomi Bakanı olan Zafer Çağlayan, HalkBank'ın Genel Müdürü olan  ve diğerleri hukuksuzca dinlenmiş.
Çağlayan'ın hâlâ milletvekili olduğunu yazacak kadar özensizce yazılmış bu iddianameyi hazırlayanların, dinleme kayıtları olmasaydı ellerinde bir "dava" olmayacağını söylemek mümkün. O yüzden tekrar soruyorum: ABD, egemen başka bir devletin bakanını nasıl, hangi hakla dinledi ve hangi anayasal meşruiyete dayanarak bunu dava konusu yapabildi?
Son not'ın dediği gibi bu iddianame sadece Türkiye Cumhuriyeti'ne yapılmış bir saldırı değil, aynı zamanda şantajdır. Çünkü iddianamenin birçok yerinde Zarrab'dan Çağlayan'a dek sanık isimleri sıralandıktan sonra cümle "ve diğer hükümet yetkilileri" diye devam ediyor. Yani ABD, "Hizaya girmezseniz, sıra size de gelir" diyor. Gelsin bakalım.
510 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Yönetim Kurulu Başkanımız
İBRAHİM SAGUN




Videolar
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar34.425434.5633
Euro36.250536.3957
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam464
Toplam Ziyaret278744
Hava Durumu
Takvim