Sabah yazarları bugün ne yazdı?
TÜRKİYE'DE BİR DARBE OLSA DOST BİLDİĞİMİZ BAZI ÜLKELER BAYRAM YAPMAYA HAZIR!
Türkiye'de Mısır'dakine benzer bir darbe başarıya ulaşsa ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerine Sisi benzeri bir darbeci getirilse, dost ve müttefik olarak bildiğimiz ülkeler bayram yapmaya hazır durumdalar.
15 TEMMUZ'U ELBETTE UNUTMAYACAĞIZ AMA DAVALAR DA SULANDIRILMASIN!
"15 Temmuz'u unutmayacağız, unutturmayacağız" noktasına gelince...
Aslına bakarsanız, unutmak imkansız!
Aklımızdan hiç çıkmıyor.
Fakat sık sık vurguluyorum ya, artık mesele "unutmak"ta değil, mesele 15 Temmuz darbe girişiminin gerekçelerinin ve FETÖ'nün arka planının "sulandırılması"nda...
Tehlike bu...
Tezgah da bu...
SİBER SAVAŞLARIN ANLATILMAYAN HİKAYESİ
Türkiye, geçtiğimiz aralık ayında, en büyük siber saldırılardan birisini yaşadı. Elektrik akışının saatlerce durdurulduğu ve eşzamanlı olarak İstanbul'u da besleyen dört elektrik hattının kesildiği bu saldırılar sürerken, Reina'da da o mel'un terör saldırısı gerçekleşti. Enerji Bakanı Berat Albayrak, bir hafta sonra aHaber'e yaptığı açıklamada, saldırıların sürdüğünü kaynağını ilk kez ifşa ederek açıkladı:
"Bunun siber tarafı da var. 30 Aralık itibariyle aldığımız ciddi bir ihbar sonrasında tedbirlerimizi aldık. En son dün Amerika alt yapılı siber bir atak gerçekleşti.
Biz bunları püskürterek süreçleri yürütüyoruz.
TERSİNE BEYİN GÖÇÜNE HAZIR MISINIZ?
Tersine beyin göçü, slogan olmaktan çıkmaya başladı. Geri dönenler var fakat bunların mutlu oldukları söylenemez. Ben, beyinlerimizin geri dönüşüne "gerek şart" gözüyle bakmıyorum. Zira bu sayede dünyaya insan ekiyoruz. Ancak nitelikli beyinlerimizin tamamı olmasa da %80'inin geri gelmesini "yeter şart" görüyorum. Çünkü onlara ihtiyacımız var.
DARBEYE DİRENEN EKONOMİ
Kuşkusuz; darbe atlatan, kur şoku geçiren, terör belası ile uğraşan, sığınmacı problemlerini çözmeye çabalayan, bölgesel güvenlik riskleri ile boğuşan Türkiye'nin bu kadar büyük badireye rağmen dimdik ayakta durması vazgeçilmez değerdedir. Bununla birlikte, ana yürüyüş doğrultusu moral bozmadan, -geçerli de olsa- mazeret üretmeden muhafaza edilmelidir.
SENİ ELEKTRİKLE Mİ ÜRETTİLER MUHTEREM?
Adı lazım değil bir de hocaları var.
Zekeriya Beyaz'ın elektrik yemiş hali diyeyim de anlayın. (Hani Türk halk müziğine elektrik verip Anadolu rock müziği üretiyorlar ya, o hesap.) Kur'an'da şu yok bu yok, söylemini, "Oruç, hac, namaz, abdest ritüeldir; ibadet değildir" noktasına kadar vardırdı.
Geçen gün baktım, 15 Temmuz direnişinin "ya ol ya öl" parolası mesabesindeki salalara da lagaluga etmeye başladı.
Efendim neymiş; sala bid'atmış, hurafeymiş!
Gördüğünüz gibi "bozguncular" neye ihtiyaç duyarsa onun fetvasını vermekte gayet mahir.
Maraş'ın işgali döneminde yaşasaydı...
15 TEMMUZ VE SALDIRI ALTINDA OLMA BİLİNCİ
15 Temmuz darbe girişimi üç yıllık bir türbülansın zirvesiydi.
Beklenmedik bir saldırı değil, aksine iç siyasi mücadeleye dış mahfillerin doğrudan ya da dolaylı müdahalelerinin birleşmesiyle oluşan bir saldırı anıydı.
Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın işaret ettiği gibi "ülkemize yapılan ilk saldırı değildi, son da olmayacak." Ve yine bu yüzden ne kadar uğraşsak da Batı başkentlerine 15 Temmuz'u anlatmamız çok zor.
15 TEMMUZ GELECEĞE NASIL TAŞINACAK? Düşmanın en acımasızını da kahramanın en yüreklisini de bize gösterdi.
Son bir yılda olayın siyasi boyutuyla ilgili -bütün boyutları tam ortaya konmasa da- çok sayıda kitap yazıldı analiz yapıldı.
Ancak böylesine sarsıcı bir olayın toplumu ve bireyi nasıl etkilediğine ilişkin pek bir şey yapılmadı. İşte bu noktada devreye o ülkenin yazarlarının, ressamlarının, şairlerinin, yönetmenlerinin ve sosyologlarının girmesi gerekiyor.
Devasa bir toplumsal altüst oluşa yol açan bu olayın, romanı-öyküsü-şiiri yazılmalı, tablosu-müziği yapılmalı.
Bir ekip arabası, Talimhane'den 150 liraya aldığı çakarla basıp giden bir hayvansı yaratığı kenara çekip, uygar vatandaşa teşhir etmez mi?. İKİ ÇETEYE BİRDEN DİRENİŞİN ADI: 15 TEMMUZ Son 10 sene içinde Türkiye Cumhuriyeti halkı, yani bu millet önce askeri vesayet çetesini, sonra da Fetullahçı vesayet çetesini Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde bitirdi... Bu milletin çoğunluğu ve o çoğunluğun lideri olan Erdoğan bazen ona karşı bunu, bazen buna karşı onu desteklemek zorundaydı.... Çünkü başka yol yoktu. Kesinlikle başka çare yoktu. HAKEMDEN YAVAŞ KOŞAN FUTBOLCU GÖRDÜNÜZ MÜ? Yenilen ikinci golde takım kaptanı Selçuk İnan, top kaptırılınca yavaş hareket ediyor. Geriye öyle yavaş koşuyor ki, maçın hakemi daha geriden gelerek Selçuk'u geçiyor. Üstelik golü atan da Selçuk'un pozisyon gereği tutması gereken futbolcu. 15 TEMMUZ'DAN NE ÖĞRENDİK? Gördüklerimizin hayal mi, gerçek mi olduğunun ayırdına yeterince varamamışız. Yaşadığımız tehlikenin aslında ne kadar büyük ve korkunç olduğunu, cumartesi akşamı ekranlara düşen 15 Temmuz'un 'arşiv' görüntüleriyle çok daha iyi anladık. FENERBAHÇE'NİN YERİNDE BEN OLSAM MEHMET'İ TRANSFER EDERDİM F.bahçe, FFP nedeniyle yabancı santrfor alamıyorsa çözüm uzakta değil. Ben olsam, taraftar ve medya baskısını düşünmeden Mehmet'i transfer ederdim Aykut Kocaman, geçtiğimiz hafta içi bir beyanat verdi: "Van Persie ve Fernandao'nun durumları ortada. Mutlaka bir santrfora ihtiyacımız var. Ama FFP'ye takılıyor. Hala Valbuena'nun durumunu bile halledemedik."
Uygar olmak, dangalak olmakla eşit hale geldi bu ülkede Sayın Bakanım!.
İstanbul'a sahip olması gerekenlerin hiçbiri makam odasından çıkmıyor..
Bir tek gün otobanlarda ne oluyor, merak edip gitmiyorlar. Görev talimatı vermiyor, verdiklerini de denetlemiyorlar..
Görüntülere eşlik eden yorumlar da o günkünden çok daha sağduyulu, net ve demlenmiş olunca, başımıza gelenleri anlamamız daha da kolay oldu.
Peki 15 Temmuz'dan ne öğrendik? Aklım erdiğince, kalemim yettiğince sıralayayım: