Kartal Bebek'in annesi Ahu Kahraman Yıldırım, Sabah Pazar'a verdiği röportajda yaşadıklarını anlattı. Röportajın ardından Kartal Bebek için Türkiye seferber oldu.
Binlerce kişi Kartal Bebek'e gerekli kalbin bulunması ve ameliyat masrafları için sosyal medya hesaplarında #kartalbebekicinelele #canimacankat hastagh'li paylaşımlar yapmaya başladı. Ünlülerin de destek verdiği kampanya, günlerdir oğlu için Almanya'da bir hastane odasında mücadele veren Kartal Bebek'in annesi Ahu Kahraman Yıldırım için umut oldu.
"HEPİNİZE TEŞEKKÜRLER"
Kalp nakli bekleyen Kartal Bebek'in annesi bugün saat 13.00'da sosyal medya hesabı aracılığıyla ihtiyaç duyulan rakamın toplandığını duyurdu.
Anne Ahu Kahraman, sayfasına "Sadece 19 saatte Kartal'a kalp, kan, nefes olduğunuz için nasıl teşekkür edeceğimizi bilemez bir haldeyiz. İlk etapta bizi bekleyen tedavi masrafının tamamı toplandı. Önümüzde çok uzun bir yol var. Ama dün gece gördük ki bizi bu yolda yalnız bırakamayacak, düşmemize izin vermeyecek koca bir ülke var. Allah hepinizden razı olsun, hiçbirinizin ayağına taş değdirmesin. Bundan sonra tek ihtiyacımız dua..." notunu düştü.
Türkiye Kartal bebek için seferber oldu, para toplandı!
Ahu Kahraman Yıldırım, oğlu Yılmaz Kartal'la yaşadıklarını Pazar Sabah'a şöyle anlatmıştı:
Hani geceleri kabus görürsünüz. Mesela evinize hırsız girer, var gücünüzle "Hırsız vaaaar" diye bağırmak istersiniz, kimse sizi duymaz, sesiniz bir türlü çıkmaz... Aynen böyle hissediyorum. Sanki beni kimse duymuyor, görmüyor. Boğuluyorum, battıkça batıyorum. Biri elimden tutup yukarı çeksin diye bekliyorum.
Kartal'ın 18 günlükten itibaren nefes alıp verişinde bir değişiklik olduğunu, zorlandığını fark ettim. O süreçte bizi takip eden çocuk doktorumuza videolarını yolladım ama o sürekli "Bir şey yok, korkma" dedi. Herkes benim bebeği kaybetme korkumdan paranoyaklık yaptığımı düşünüyordu. Ama anne yüreği; ben biliyordum kötü giden bir şeyler vardı.
Başka bir çocuk doktorunun kapısını çaldım, Dr. Tamer Ünver'in kapısından girer girmez kalbini dinledi ve bizi acile gönderdi... Acilde hemen müdahale edip yoğun bakıma aldılar Kartal'ı. Kalp kasları çalışmıyormuş...
Miyokardite bağlı dilate kardiyomiyopati tanısı kondu. Yani kalbi mikrop kapmış. Henüz o mikrop nereden geldi, bulunamadı. Doğuma bir hafta kala geçirdiğim gripten de etkilendi ya da eve gelip giden misafirlerden kaptı. Bazen vücudumuza giren mikroplar bizi nezle yaparmış. Bazen de bağışıklığı çok düşük insanlarda gidip kalp kasına yapışır, onu yok edermiş. Bazı çocuk ve insanlar ilaçlarla toparlarmış. Bazısı toparlayamaz kalp nakline kadar gidermiş durum.
Oğlumuz bir buçuk aylık olduğunda hastaneden çıkabildik. Tedavisi evde devam edecekti. Ağlaması yasak, gaz sancısı çekmesi yasak, hasta olması yasak... Yani karantinada yaşayacaktık. En çok da bu kısmı zordu.
Evde altı yaşında, okula giden kızım vardı. Aradaki dengeyi kurmak çok zordu. "Öpme kardeşini, elleme kardeşini, odasına maskesiz girme, önlük tak Lal" derken kızımız epey yıprandı. Sandı ki bebeği ondan daha çok seviyoruz ve odada saklıyoruz.
Yılmaz Kartal ilaç tedavisi görüyordu. Aslında epey düzelmeye de başlamıştı. Ancak diş çıkarma dönemi bizi epey zorladı. Ateş ve ağlama kalbini çok yordu. Akciğer tansiyonu çıktı. Çok hızlı kötülemeye başladı. Doktorumuz bize Almanya'da şu anda bulunduğumuz hastaneden farklı operasyonlar denendiğini, maddi olarak imkanımız varsa götürmemiz gerektiğini söyledi.
Kartal'ın bir yaşına kadar kalp nakli olması gerek. Biz de üstümüze kayıtlı ne var ne yoksa sattık. Yollara düştük. Yoğun bakım hemşiresi ile geldik Almanya'ya, üç haftadır buradayız. Ama anladık ki; burada yapılabilecek hiçbir yan tedavi veya operasyon bize uygun değil.
Türkiye'de bebekler için kalp nakli yapan yer araştırırken sıra bekleyen çocukların bağışçı bulunamadığı için teker teker ölüm haberleri geliyordu. Zaten Kartal'da tekrar uçağa binip geri dönecek kadar iyi değildi. Mecburen burada tedaviye devam etmek zorunda kaldık. Ev tuttuk. Bu haftada testlerimiz tamamlandı. Nakil olması için uygun bir aday olarak görüldü. Bu hafta istedikleri parayı yatırabilirsek nakil sırasına alacaklarını söylediler.
Buraya gelmeden kendi üstümüze olan malları satılığa çıkarmıştık. İlk iki hafta için 10 bin euro ödedik. Türkiye'ye dönecektik. Ancak dediğim gibi Kartal kötüleyince bize kıyamadılar burada nakil için kalmasına izin verdiler.
Ama şu anda Almanya'da kalp nakli sırasına girmesi için bizim en kısa sürede başlangıçta 500 bin euro kapora bulmamız gerekiyor. Parayı bulunca nakil sırasına alacaklar. Ama toplamda 1.099.000 gibi bir tutarı gözden çıkarmak gerekiyor. Tabii ki bu kadar paramız yok. Eşim haftaya valilikten bir onay yazısı aldı. Parayı hemen toplamamız gerekiyor ki oğlum nakil sırasına girebilsin...
Günde 18 saat, tek başıma bakıyorum Kartal'a... En çok yabancı dilim olmadığı için zorlandım. Şimdi Almanca dersi alıyorum. Ben bile bazen kendime şaşırıyorum; nasıl bu kadar güçlü olabildim diye. Ayrıca sadece beni Instagram'dan takip edip, hastanede beni bulanlar var. Onlardan biri Cansu, bebek bakımında bana çok yardım ediyor. Öznur da diğer bir takipçim ve o da biz ev bulana kadar eşimi evlerinde misafir etti. Bana iftar için her gün sıcak yemek taşıdılar. Allah hepsinden razı olsun.
Kartal çok mutlu bir bebek. Onca kabloya, günde 20 ilaç içmesine rağmen gözlerinin içi hep gülüyor. Ben de oğlumun her içtiği ilaç için ayrı beste yapıyorum.
Tüm hayallerim, tüm hırslarım işimle ilgiliydi. Ama sağlık en önemlisiymiş.... Ne kadar boş hayallerim, dertlerim varmış. Şimdi en büyük hayalim güneşli bir pazar sabahı eşimle çocuklarımızı gıdıklayarak uyandırmak, birlikte mutlu bir güne başlamak.
Dua ediyorum bol bol. En büyük terapim o. Namaz kılmasını bilmezdim, onu da öğrendim.
Biz bir saat içinde Almanya'ya yerleşmeye karar verdik. Bu savaşa burada başladık, başımıza bunların gelme ihtimali varsa savaşa burada devam edeceğiz sanırım. Ruhum hazır aslında ama biraz şaşkınım.
Sağlıklı bir çocuğunuz var, kardeş yapmak istiyorsunuz. Bir bebek daha dünyaya getiriyorsunuz. Onu yaşatmak için hayatınızı değiştiriyorsunuz. Yıllardır çalışıp kazandığınız her şeyi arkanızda bırakıp gidiyorsunuz. Evlat için gözünüz hiçbir şeyi görmüyor. "O iyileşsin de çalışıp baştan yaparız" diyoruz hep.
Ben başıma bu olay gelmeden önce önümden geçen sinekten nem kapardım. Çok detaycı her şeyi kafama takan biriydim. Herkesin yardımına koşmaya çalışırdım. Başımıza böyle bir olay gelince hiç olmayacak insanlardan inanılmaz destek ve yardım gördüm, bir o kadar da destek olmasını beklediklerim terk etti. Herkes acıyla yüzleşemiyor.
Anneler çocukları uyumuyor, yemiyor, çok hareketli diye dertleniyor. Ben bir buçuk aydır uyumuyorum. Hastanede yaşıyor, oranın tuvaletinde, o da sadece haftada bir kez yıkanabiliyorum. Yine de her sabah güne makyajımı yapıp, güzel giyinerek başlıyorum. Oğlumun bana ihtiyacı var. Eşim karşısında güçlü, bakımlı, kendini bırakmayan bir kadın gördükçe daha dik duruyor.