Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde can veren şehidin, jeoloji mühendisi Cuma Dağ olduğu ortaya çıktı. Şehidin eşi SABAH’a konuştu: Yerde bir ceset gördüm. Ayakkabılar o, pantolon o... Telefonuna baktım, son arama benim
Bir kardeşimizin maalesef kopan başı bina çatısında bulundu. Hangi insani bir yapı kalkıp kendi halkına uçaktan bomba yağdırarak böyle bir vahşeti yapabilir." Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ'nün 15 Temmuz'da yaşattığı en büyük vahşetlerden birini bu sözlerle özetliyordu. Erdoğan'ın Yenikapı Mitingi'nde ve birçok toplantıda andığı şehidin, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde, cuntacıların helikopterden açtığı ateş sonucu başı koparak vefat eden Cuma Dağ (39) olduğu ortaya çıktı. MTA'da jeoloji mühendisi olan Dağ'ı elbiselerinden tanıyan eşi Rukiye Dağ (36), o geceyi ve eşinin ikâyesini anlattı:
'MEMLEKET ELDEN GİDİYOR'
"F-16'ları görünce, 'Herhalde PKK'nın kökünü kazıyacaklar' diye düşündük. Meğer bizim kökümüzü kazımak için havalanmışlar. Darbe olduğunu öğrenince eve geçtik. Başbakan'ın konuşmasını dinleyince Cuma bana dönüp, 'Rukiye oğlumla güzel bir fotoğrafımı çek, hatıra kalsın' dedi. Oğlunu göğsünde uyuttu. Cumhurbaşkanı'nın çağrısıyla birlikte, 'Rukiye memleket elden gidiyor, haydi savunmaya' dedi. Ben onu beklemeden bir şişe su alıp evden ayrıldım, o da arkamdan geliyordu.
Helikopter geldi. Sicim gibi kurşunlar yağarken, saat 01.00 gibi birden büyük bir gürültüyle bir bomba düştü. Yaralılar arasında eşimi aradım. Cesetleri yara yara ilerledim. En son, tankın hemen önünde başı olmayan birini gördüm. 'Adama ne yapmışlar Allah'ım' dedim. Şoku atlatınca adamı incelemeye başladım. Çoraplar o, pantolon o, ayakkabılar o... Adama yaklaştım. Telefonunda son aramalarda ben vardım, bu eşimdi... Elini tuttum, 'Canım hakkını helal et' dedim. Hâlâ yağan mermilere aldırmadan yanına oturdum, ellerini tuttum, göğsünü sıvazladım. Polis beni uzaklaştırdı, eşimi alamadım oradan."
BAŞI OLMADAN GÖMÜLDÜ
"Sonraki çatışmalarda mermiler isabet etmeye devam etmiş olmalı. Çünkü cenazeyi aldığımızda, sağ kolu ve vücudunun başka yerleri de yoktu. Onu ilk gördüğümde sadece başı yoktu diğer yerleri sağlamdı. Herkes başı kopan şehidin bir kadın olduğunu söyledi, hatta 'ismi Sevda' diyenler oldu. Oysa oradaki tüm şehitler erkekti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı da bunu teyit etti. Kafasını polisler bulmuş ve otopsi nedeniyle 3 gün sonra verilebileceği söylendi. Ancak biz kafasını bekleyemeden defnettik. Çünkü cenaze çatışma bölgesinde 12 saat kaldı ve otopsiyle birlikte 2 gün geçmişti."
HER ÇOCUK 15 TEMMUZ'U BİLSİN
"Doğan her çocuk 15 Temmuz'u bilsin" diyen Rukiye Dağ, eski çalıştığı kurum olan Türkiye Petrolleri'nde FET Ö'nün baskı ve hakaretine maruz kaldığını da belirterek, "Yıllarca bana eziyet ettiler. Bunlar o kadar arsız ki eşimin tabutunu bile taşıdılar" dedi. Dağ, Ankara Karşıyaka Mezarlığı'na defnedilen eşine olan hasretini ise bir an olsun çıkarmadığı alyansına bakarak ve 8 yaşındaki oğlu Ahmet Yavuz'a sarılarak gidermeye çalışıyor.
TEK HAYALİ, OĞLUNUN BÜYÜDÜĞÜNÜ GÖRMEKTİ
Rukiye Dağ, eşinin 15 Temmuz sabahı arkadaşlarını arayıp helalleştiğini de anlattı:"8 yıldır evliydik. 23 Temmuz evlilik yıldönümümüzdü. Cuma günü doğduğu için Cuma adını vermişler. Ve yine bir cuma günü şehit düştü. Hayattaki en büyük hayali oğlumuz Ahmet Yavuz'un büyüdüğünü görmekti. Mesleği nedeniyle genellikle arazideydi. Son 3 yıldır da kömür çıkarmak için Nallıhan'daydı. Onu haftada bir görürdük. 8 Temmuz'da yeni evimize taşındık ve genelde arazide olduğundan yeni evde geçireceği ilk gecede şehit oldu. Sonradan öğrendim. Meğer, o sabah tüm arkadaşlarını arayıp 'Bir daha göremezsem hakkınızı helal edin' demiş."
EŞİMİN KANI YERDE KALMASIN
O gece yaşadıkları nedeniyle asla pişmanlık duymadığını belirten Rukiye Dağ, "Biz zaten ölmek için çıkmıştık. Şükür ki vatan selamette. FET Ö'cü askerler, PKK 'dan sakındıkları mermileri bize yağdırdılar. Cumhurbaşkanıma sesleniyorum; eşimin kanını yerde bırakmayın. Başsız şehidimi unutturmayın. Biz o gece, ülkemizi canımızla kazandık. Bana vereceğiniz en büyük teselli bunlarla mücadeleyi bırakmayın" diye konuştu.