TÜRKİYE’NİN Musul Operasyonu’nun dışında bırakılması için harcanan yoğun çabalar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı duruşu sayesinde boşa çıkarılırken Türkiye’nin Irak ve Suriye’de attığı adamların 5 temel dayanağı olduğu üzerinde duruluyor. Uzmanlar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Musul’un Misak-ı Milli sınırları içinde yer aldığını hatırlatarak, kente karşı Türkiye’nin tarihi sorumluluğuna vurgiu yapmasının da önemi üzerinde duruyor. 17 Şubat 1920’de ilan edilen Misak-ı Milli’de Musul’la ilgili sorun çözülememiş ve konu Milletler Cemiyeti’ne taşınmıştı. Milletler Cemiyeti’nin 1925’te yayınladığı raporda, Musul şartlı olarak Irak’a verilmişti. Bölgede yaşayanların azınlık haklarının ve özel mülkiyet haklarının korunması koşuluyla Irak’a bırakılmıştı. Uzmanlar, Musul’daki azınlık haklarının çiğnenmesi, demografik yapının bozulması halinde Türkiye’nin müdahale hakkı doğacağı görüşünde. SETA Dış Politika Uzmanı Can Acun, Star’a şu değerlendirmelerde bulundu: “Temelde Ortadoğu’da şu anda defacto etkinlik kuran taraflar elde ettikleri kazanımları ‘bir oldu bitti’ye getirmiş durumda. Yani defacto kazanımlar yaşanıyor, uluslararası hukukun aslında temelde çok belirleyici olmadığını görüyoruz. Güç siyaseti konuşuluyor. Türkiye artık sahada askeri açıdan hem Suriye’de hem Irak’ta kendisini göstermek durumunda kaldı. Defacto şekilde attığı adımlarla kendisine rağmen Irak ve suriyede bir dizayn yapılamayacağını muhataplarına gösterdi.”
1- MUSUL’UN YÜZÜ ANADOLU’YA DÖNÜK
“Musul tarih boyunca yüzü hep Anadolu’ya dönük olmuştur. Nihayetinde Irak’ı var eden üç tane temel eyalet var. Basra, Musul ve Bağdat... Bunlar Osmanlı’nın önemli eyaletleriydi. Ve Musul’un, Bağdat ve Basra’nın dışında kültürel açıdan da ekonomik açıdan da, siyasal açıdan da yönü her zaman Anadolu coğrafyasına bakmıştır. Bu açıdan Türkiye için çok önem arz ediyor. Yine bölgenin demografik yapısı içerisinde Türkmenlerin olması Türkiye açısından önem arz etmekte.”
2- TÜRKİYE’YE TERÖR İHRACI
“Tabi bunun ötesinde Türkiye’nin Musul a yönelik temel hassasiyetlerini jeopolitik bir merkezde okumak gerekiyor. Anadolu coğrafyasının güvenliği açısından Türkiye’nin Musul da etkinlik kurabilmesi çok önem arz ediyor. Suriye, Irakta daha önce benzer şekilde gördüğümüz gibi bu bölgelerde yaşanan istikrarsızlık, bir şekilde bu istikrarsızlığın ve terörün, kaosun, şiddetin Türkiye’ye ihraç edilmesini beraberinde getiriyor. Dolayısıyla Türkiye, ulusal güvenliğini sağlamak açısından Suriye’de Halep merkezli nasıl harekete geçtiyse Irak’ta da Musul merkezli harekete geçmiş durumda açıkcası.”
3 - ÖNLEYİCİ VURUŞ DOKTRİNİ GEÇERLİ
“Uluslararası hukukta mesela ABD’nin geliştirdiği önleyici vuruş doktirini vardır. Bu kapsamda kendisine açık bir tehdit hissettiği zaman uluslararası sınır ötesi operasyon yapılabileceği söylenir bir şekilde uluslararası hukukta ortaya konulmaya çalışılmıştı.”
5- DEAŞ KOALİSYONU İÇİNDE YERALIYOR
“DEAŞ’le mücadele için BM gözetiminde uluslararası koalisyon oluşturulmuş durumda. Türkiye bu uluslararası koalisyonla da paralel bir biçimde hem Suriye’de hem Irak’ta adımlar atmakta. Türkiye’nin Başika’daki kampı, uluslararası koalisyonun dışında tutulmaya çalışılıyor. Ancak bununla beraber Türkiye koalisyonun bir parçası olarak da hareket ediyor.”