"Giderken 'sen asker annesisin sakın gözyaşı dökme, vatani görevini tamamladıktan sonra çok sevdiği askerlik mesleğini sürdürmek isteyen 1990 doğumlu Dinçer Ersoy, uzman onbaşı olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde kaldı. Arkadaşları ve komutanları tarafından oldukça sevilen bir isim olan Ersoy, 10 Kasım 2012 tarihinde Siirt'in Pervari İlçesinde düşen helikopterde 17 arkadaşıyla birlikte şehit oldu. Şehidimizin Jandarma Uzman Onbaşı Dinçer Ersoy'un şehadetinin onuncu yıl dönümü yaklaşırken, annesi Nilüfer Hatun Ersoy, SABAH muhabirini evinde ağırladı ve oğlunu ve müzeye çevirdiği oğlunun odasını anlattı.
"ÜNİFORMAM İLE ŞEHİT DÜŞECEĞİM"
Şehit Dinçer Ersoy'un çok neşeli bir çocukluk yaşadığını, ailesine, vatanına ve milletine aşırı düşkün olduğunu anlatan Ersoy "18 Ekim 1990 tarihinde bir tutam sakal ile doğdu. Biz endişelendik. Ben böyle endişelenince de eşim gidip bu durumu biraz sormuş, soruşturmuş. Çok özel bir çocuk olduğunu söylemişler. Eşim bana bunu yansıtmadı ve 9 yaşına geldiğinde bir sabah uyanıp "Anne biliyor musun? Ben büyüdüğümde asker olacağım ve şehit olacağım, bu sakalımı da orada keseceğim" dedi. Ben de üzerine pek konduramadım bir yerden duymuştur dedim. Kurban olduğunu söyledi bana. 'Benim kurbanımı kesin, ben askere gidince sakalımı orda keseceğim ve üniformam ile şehit düşeceğim" dedi. Ben buna çok üzüldüm, kızdım oğlum böyle şeyler söyleme sakın dedim. Yoksa seni askere göndermem dedim. Bana "Tamam anne" dedi. Zaten üçüncü kez demeye kalmadan şehit oldu. 12 yaşına gelince biz kurbanını da kestik ve o çok güler yüzlü, çok neşeli, sevecen bir çocuktu kimseleri kırmazdı, kimseleri üzmezdi elinden geldiği kadar herkesin yanında olmak isteyen bir çocuktu. Demek ki rabbim onu o mertebeye layık görmüş." diye konuştu.
"OĞLUM GELECEK GİBİ ODASINI HAZIRLADIM"
Oğlunun asker olmayı çok istediğini söyleyen Ersoy, "Vatanını, milletini çok severdi. Hep şöyle söylerdi: 'Anne ben büyüyünce asker olacağım vatanıma, milletime sahip çıkacağım.' Abisi de uzman çavuştu. Abisinin bütün kıyafetlerini giyer ve askere gitmeden önce de orada zahmet verdirmemek için tıraşını falan erkenden oldu. 10 Kasım'da şehit düştüğü için aklımda hep şu vardı. Şehitlerin ölmediğini bilirim ve ben odasında kendisini yaşatmak istedim. O zamanın paşasına bir oda yaptırmak istediğimi söyledim. O da oğlum 10 Kasım'da şehit olduğu içi bir Atatürk portresi gönderdi ve öyle başladım odaya. Daha sonrasında diğer eşyalarını teker teker toplamaya başladım. Oğlum gelecek gibi odasını hazırladım. Ben oğlumu unutmadım. Unutturmayacağım. Oğlum yaşıyor ve bunun da herkesin görmesini istedim. Bir evladın vatana sevgisini oğlumdan, evlada sevgi ve saygısını da benden görsünler isterim." dedi.