Danıştay 2. Daire, 24.10.2017 tarih ve E. 2016/15918, K. 2017/6494 sayılı Kararı
Danıştay 2. Daire, 17.10.2017 tarih ve E. 2016/14448, K.2017/6289 sayılı Kararı
İl Müdür yardımcısı veya şube müdürü olarak görev yapmakta iken 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 10/3. maddesi uyarınca bu görevi sona ererek şahsa bağlı eğitim uzmanı kadrosuna atananların, Anayasa Mahkemesinin bu iptal kararı üzerine eski görevine atanmak istemiyle yaptıkları başvurular karşısında Bakanlık sessiz kalmayı tercih etmişti. Başvurusu bu şekilde reddedilenlerin açtıkları davalarda İdare Mahkemeleri, "İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevinin sona ermesine ve şahsa bağlı eğitim uzmanlığına atanmasına dayanak teşkil eden yasa hükmünün Anayasa Mahkemesinin kararı ile iptal edilmesi karşısında, görevden alınmasının hukuki dayanaktan yoksun hale geldiği göz önüne alındığında, oluşan yeni hukuki durum nedeniyle .....yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği" gerekçesiyle iptal kararları vermişlerdir.
Bu kararların temyizi üzerine Danıştay ise; Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye yürümeyeceğini, ileriye etkili olacağını vurgulayarak, 14.03.2014 tarihinde 6528 sayılı Kanunun düzenlemesi ile eğitim uzmanlığına yapılan atama işleminin, ilgililer tarafından idari bir başvuru veya dava konusu yapılmamış olması dolayısıyla sonuçlarını doğurup kesinlik kazandığını ve bu kesinlik kazanmadan sonra Anayasa Mahkemesinin iptal kararına dayalı olarak önceki görevlerine iade edilme talebiyle yapılan başvuruların reddedilmesinde hukuka aykırılık olmadığına karar vermiştir. Danıştay'ın bu kararı, söz konusu görevden alma ve atama işlemlerinin dayanağını teşkil eden daha doğrusu söz konusu işlemleri bizzat başka bir işleme gerek kalmaksızın gerçekleştiren yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesince hukuki güvenlik ilkesine aykırılık gerekçesiyle iptal edilmesinin etkisiz kalmasına yol açmıştır. Dolayısıyla bu karar sonrasında, Anayasa Mahkemesi iptal kararından önce idareye itiraz veya dava açma yoluna başvurmayan ilgililerin göreve iade edilmeleri için yaptıkları başvurular reddedilebilecektir.
(NOT: 2014 yılında 6528 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 25. maddesi ile 652 sayılı KHK'ye eklenen Geçici 10. Maddeye göre; il milli eğitim müdür yardımcıları, ilçe milli eğitim müdürleri ve merkez şube müdürleri; şahsa bağlı eğitim uzmanı kadrosuna atanmışlardı. Anayasa Mahkemesi de, 13.07.2015 tarih ve E:2014/88, K:2015/68 sayılı kararı ile söz konusu düzenlemeyi; "... şahsa bağlı şube müdürü kadrosunda bulunanların ise bir başka kadroya atanmalarını gerektiren hukuki ve fiili zorunluluk olarak değerlendirilemeyeceği, bu nedenle dava konusu kuralın, söz konusu kişiler yönünden hukuki güvenlik ilkesinin ihlaline yol açtığı" gerekçesiyle Anayasa'nın 2. maddesine aykırı bulunarak oy birliği ile iptal etmişti.)
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/15918
Karar No : 2017/6494
İsteğin Özeti : Samsun 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 26/05/2016 günlü, E:2015/1923, K:2016/727 sayılı kararın, iptale ilişkin kısmının, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava; ....... İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nde müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 10/3. maddesi uyarınca bu görevi sona ererek şahsa bağlı eğitim uzmanı kadrosuna atanan davacının, bu atama işlemine dayanak olan yasa hükmünün Anayasa Mahkemesi'nin 13/07/2015 günlü, E:2014/88, K:2015/68 sayılı kararı ile iptal edilmesi üzerine eski görevine atanmak istemiyle 03/08/2015 tarihinde yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile maddi hak kayıplarının yasal faizi ile birlikte tazminine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Samsun 1. İdare Mahkemesi'nin 26/05/2016 günlü, E:2015/1923, K:2016/727 sayılı kararıyla; davacının, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı görevinin sona ermesine ve şahsa bağlı eğitim uzmanlığına atanmasına dayanak teşkil eden yasa hükmünün Anayasa Mahkemesinin 13/07/2015 günlü, E:2014/88, K:2015/68 sayılı kararı ile iptal edilmesi karşısında, görevden alınmasının hukuki dayanaktan yoksun hale geldiği göz önüne alındığında, oluşan yeni hukuki durum nedeniyle ...............İl Milli Eğitim Müdürlüğüne müdür yardımcısı olarak atanma istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği, diğer taraftan davacının maddi kayıplarının tazmini istemine gelindiğinde ise, Anayasa Mahkemesinin iptal hükmünün eğitim uzmanı kadrosunda bulunan kişinin ilçe milli eğitim müdür yardımcısı kadrosunun parasal ve özlük haklarından yararlanması sonucunu doğurmayacağı, aksine eğitim uzmanlarının parasal hakkına ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesince iptal edilmediği, öte yandan dava il milli eğitim müdür yardımcılığına yeniden atanmak istemiyle 2577 sayılı Yasa'nın 10. maddesi kapsamında yapılan başvurunun reddine ilişkin işlem olması nedeniyle davacının geçmişe dönük parasal hak taleplerinin karşılanmasına olanak bulunmadığı gerekçeleriyle dava konusu işlemin iptaline, davanın parasal haklara ilişkin kısmının ise reddine hükmedilmiştir.
Davalı idare, Anayasa Mahkemesi kararlarının yine Anayasal bir ilke olarak geriye yürümeyeceğini, davacının Müdürlük görevinin Kanunla sona erdiğini ileri sürerek Mahkeme kararının iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
652 sayılı, Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin "Atamalar" başlıklı 37. maddesinin 1. fıkrasında; "23/4/1981 tarihli ve 2451 sayılı Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda Atama Usulüne İlişkin Kanunun eki cetvellerde sayılanlar dışında kalan memurların atamaları Bakan tarafından yapılır."; 2. fıkrasında ise, "Bakan, gerekli gördüğü hallerde atama yetkisini merkez teşkilatında alt kademelere, illerde valilere devredebilir." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanun Hükmünde Kararnamenin, 14/03/2014 günlü, 28941 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6528 sayılı Yasa'nın 25. maddesi ile eklenen Geçici 10. maddesinin 3. fıkrasında, Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatında Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi, Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür, İnşaat ve Emlak Grup Başkanı ve Grup Başkanı kadrolarında bulunanlar ile Bakanlık taşra teşkilatında İl Müdürü, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı ve İlçe Milli Eğitim Müdürü kadrolarında bulunanların görevlerinin bu maddenin yayımı tarihinde hiçbir işleme gerek kalmaksızın sona ereceği, bunlardan Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi, Müsteşar Yardımcısı ve Genel Müdür kadrolarında bulunanların ekli (3) sayılı liste ile ihdas edilen Bakanlık Müşaviri kadrolarına, Grup Başkanı ve İl Müdürü kadrolarında bulunanların ekli (3) sayılı liste ile ihdas edilen Grup Başkanı ve İl Müdürü kadrolarına, diğerleri ile Geçici 3. maddeye istinaden şahsa bağlı Şube Müdürü kadrolarında bulunanların ise ekli (3) sayılı liste ile ihdas edilen Eğitim Uzmanı kadrolarına, halen bulundukları kadro dereceleriyle hiçbir işleme gerek kalmaksızın atanmış sayılacakları, ekli (3) sayılı liste ile ihdas edilen kadroların herhangi bir sebeple boşalması halinde bu kadroların hiçbir işleme gerek kalmaksızın iptal edilmiş sayılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Anılan düzenlemeye karşı açılan iptal davasında, Anayasa Mahkemesinin 13/07/2015 günlü, E:2014/88, K:2015/68 sayılı kararı ile, Geçici 10. maddenin 3. fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "...Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi, Müsteşar Yardımcısı, Genel Müdür, İnşaat ve Emlak Grup Başkanı ve..." ibaresi ile "...bulunanlar ile Bakanlık taşra teşkilatında İl Müdürü, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı ve İlçe Milli Eğitim Müdürü kadrolarında..." ibaresinin; ikinci cümlesinde yer alan "Bunlardan Talim ve Terbiye Kurulu Üyesi, Müsteşar Yardımcısı ve Genel Müdür kadrolarında bulunanlar ekli (3) sayılı liste ile ihdas edilen Bakanlık Müşaviri kadrolarına,...", "...ve İl Müdürü...", "...ve İl Müdürü..." ile "..., diğerleri ile geçici 3 üncü maddeye istinaden şahsa bağlı Şube Müdürü kadrolarında bulunanlar ise ekli (3) sayılı liste ile ihdas edilen Eğitim Uzmanı kadrolarına,..." ibarelerinin iptaline karar verilmiştir.
Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası, "Kanun, Kanun Hükmünde Kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar, gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez."; dördüncü fıkrası, "İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar."; beşinci fıkrası ise, "İptal kararları geriye yürümez." kuralını taşımaktadır. Anayasa Mahkemesince bir yasanın veya KHK'nin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez. Bir başka anlatımla, Anayasa Mahkemesinin, iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ileriye dönük olarak ertelemiş bulunması öncelikle yasama organına aynı konuda, iptal kararının gerekçesine uygun olarak yeni bir düzenleme için olanak tanımak ve ortada hukuki bir boşluk yaratmamak amacına yönelik olup, her durumda yargı mercilerinin bakmakta oldukları uyuşmazlıklarda hukuka ve Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş kuralları uygulaması ve uyuşmazlıkları bu kurallara göre çözümlemesi sonucunu doğurmaz.
Öte yandan, Anayasa'nın 153. maddesinde yer alan ve iptal kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin bulunan kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçları önlemek amacıyla kabul edilmiş olup, bu kuralın mutlak anlamda anlaşılıp uygulanamayacağı; özellikle bir davaya bakmakta olan mahkeme tarafından itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine götürülen konularda uygulanmasının mümkün olmadığı, aksi halde Anayasa'nın 152. maddesinde düzenlenmiş olan "Anayasa'ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi" (itiraz) yolunun hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Nitekim Anayasa'nın, itiraz yoluna başvurulan kanun ya da KHK ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararının beş ay içinde gelmemesi halinde mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağına işaret edilen 152. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır." yolundaki kural da, Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının, bu karardan önce açılmış bulunan ve bakılmakta olan davalarda uygulanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında, " Anayasa'nın 153. maddesinin ikinci fıkrası gereği, Anayasa Mahkemesince iptal edilen kanun hükmü, iptal kararının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte, Anayasa Mahkemesince daha ileri bir tarih belirlenmiş ise o tarihte yürürlükten kalkacaktır. Aynı maddenin dördüncü fıkrası gereği ise Anayasa Mahkemesi iptal kararları geriye yürümeyecektir. Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesince iptal edilen bir kanun hükmü, iptal kararının yürürlüğe girdiği tarih itibariyle yürürlükten kalkacak ve iptal kararları geriye yürümeyeceği için de, bu kanun hükmüne göre tesis edilmiş işlemler geçerliliklerini sürdüreceklerdir. Nitekim AİHM de, hukuki kesinlik ilkesi gereği Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geriye dönük olarak haklar tesis etmeyeceğini belirtmiştir (Benzer yöndeki AİHM kararları için bkz. H.R./Almanya, B. No: 17750/91, 30/6/1992; J.R./Almanya, B. No: 22651/93, 18/10/1995; Mika/Avusturya, B. No: 26560/95, 26/6/1996)." gerekçesinin yerleşik olduğu görülmüştür. (Selçuk Emiroğlu Başvurusu 20/03/2014 tarih ve Başvuru Numarası: 2013/5660; Rabia Kocaaku Başvurusu 07/07/2015 tarih ve Başvuru Numarası: 2013/5053, vb.)
Dosyanın incelenmesinden, ............ İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nde müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken, şahsa bağlı eğitim uzmanlığına atanan ve halen ............ İl Milli Eğitim Müdürlüğünde şahsa bağlı eğitim uzmanı olarak görev yapan davacının, 6528 sayılı Kanunun 25. maddesiyle 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Geçici 10. maddenin 3. fıkrasında yer alan düzenlemeye dayalı olarak tesis edilen 14/03/2014 tarihli işleme karşı yaptığı idari bir başvurusunun veya açmış olduğu bir davasının olmadığı, dolayısıyla atama işleminin kesinleştiği; Anayasa Mahkemesinin 13/07/2015 günlü, E:2014/88, K:2015/68 sayılı iptal kararından sonra, önceki görevine iade edilme istemiyle idari başvuru yaptığı, başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine temyizen incelenmekte olan davayı açtığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, iptal kararlarının geriye yürümeyeceğine ilişkin Anayasanın amir hükmü karşısında ve 14/03/2014 tarihinde eğitim uzmanlığına yapılan atama işleminin sonuçlarını doğurup kesinlik kazanmasından sonra, davacının, Anayasa Mahkemesinin 13/07/2015 günlü, E:2014/88, K:2015/68 sayılı iptal kararına dayalı olarak önceki görevi olan ............ İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılığı kadrosuna iade edilmesi ve uğradığı maddi kayıplarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle yaptığı 03/08/2015 tarihli başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddedilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık, aksi yöndeki Mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle Samsun 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 26/05/2016 günlü, E:2015/1923, K:2016/727 sayılı kararın, iptale ilişkin kısmının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun'la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme'ye gönderilmesine, tebliğ tarihini izleyen (15) onbeş gün içinde Danıştay'da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.